TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklikle ilgili sözleri
laikliğin neden ve nasıl icad edildiğinden habersiz olduğunu ortaya koydu. Bu
vesileyle laiklik hakkında 10 ilginç ve önemli gerçeği hatırlatmak istedim:
1.
Laikliği dinsizler değil dindarlar icad
etmiştir. Bundan 250 yıl önce bu kavrama ihtiyaç duyulmasının nedeni
dindarların din özgürlüğünü korumaktı.
2.
Laiklik kelimesinin kökü “lay”, yani sade
vatandaştır. Herhangi bir dinin ne emredip emretmediğiyle ilgisi yoktur. Laiklik
kavramının temeli, bir vatandaş ister çoğunluğun ister azınlığın mensubu olsun,
dininin ne emrettiğine karar verecek olanın o vatandaşın kendisi olduğu, yani
devletin dini yorumlama ve vatandaşlara herhangi bir dini kural veya yorumu
empoze etme hakkı olmadığıdır.
3.
Fransız devriminin ilk döneminde laiklik yoktur.
Devrimci hükümet, Katolik inancı yerine kendi tasarladığı “yeni” bir evrensel dini
koymayı denemiştir. Bu din vatandaş nezdinde itibar görmeyince vazgeçilmiş,
Katolik kilisesi ile uzlaşma yoluna gidilmiştir.
4.
Laikliğin net bir şekilde ifade edildiği ilk
kurucu metin ABD Anayasasıdır. Laiklik Anayasanın “Haklar Bildirgesi” adı
verilen 10 maddelik ilk değişikliği sırasında 1789 yılında tanımlanmıştır.
Kullanılan ifade “Yasama organı bir din kuran ya da bir dini yasaklayan kanun
yapamaz” şeklindedir.
5.
İngiltere, Hollanda, Danimarka, İsveç (ve eski Prusya) gibi Protestan ülkelerdeki meşruti krallıklarda “milli” bir kilise var olduğu
ve kral bu kilisenin başı kabul edildiği için laiklik tanımı Katolik ülkelerden
farklıdır. Çoğunluk dininin din adamlarının devlet memuru olması yönünden
Türkiye’nin laiklik anlayışı zaten Fransa ve ABD gibi “sert” laik ülkelere
değil Protestan meşruti krallıklar gibi “yumuşak” laik ülkelere benzer.
6.
Hanefi mezhebinin klasik yorumunda din
alimlerinin siyasi otoriteyi elinde tutanlarla sıkı fıkı olmasına, devletten
ücret almasına sıcak bakılmaz. Bu açıdan Hanefi İslam’ın doğasında laiklik
vardır diyebiliriz.
7.
Kur’an-ı Kerim’de devlet kavramı yoktur. Bu
bağlamda mevcut devlet anlayışı kapsamındaki bir laikliğin Kur’an-Kerim’e
aykırı olduğu iddiası abesle iştigaldir. Klasik İslam’ın devlet modeli 9.yüzyıl
başlarında Bağdat’ta geliştirilmiştir.
8.
Türkiye’de laiklik 19.yüzyılın ilk yarısından
itibaren adım adım inşa edilmiştir. İnşa edenler esasen İslam uleması ve onların entellektüel mirasını taşıyanlardır. Yani
ülkemizdeki laiklik tercihi bizzat dindarlar tarafından yapılmıştır. Bugün
kendilerine “İslamcı” diyen bazı şahısların bu mirası inkar etmesi sadece
cehalettendir.
9.
İran’daki sözde İslam devriminin temelini
oluşturan “velayet-ül fakih” ilkesinin esin kaynağı herhangi bir klasik İslam
uygulaması değil, Eflatun’un “filozof kral” modelidir.
10.
Klasik İslam geleneğinin önemli meseleler
hakkında fikir yürütme metodolojisinin en güzel ifadesini Gazali’nin Tahafüt
adlı meşhur eserinin önsözünde bulabiliriz. Özetle, bir mesele gözlem yoluyla
çözülebiliyorsa bu şekilde çözülür. Gözlem yoluyla çözülemeyip fikir yürütme
(analiz, spekülasyon) yoluyla çözülebiliyorsa öyle yapılır. Ne gözlem, ne de
fikir yürütme ile çözülemeyen meseleler inancın konusudur.
İçinde bulunduğumuz zor zamanlarda siyasetle uğraşanların ne
kendilerinin, ne de vatandaşların vaktini ziyan etmeye hakkı yoktur. Dindarların
dindarlar için icad ettiği bir kavram olan ve bütün dünyada gayet iyi çalıştığı
ıspat edilmiş bulunan laikliği tartışmak yerine, artık ülkemizde huzur ve güven
ortamını nasıl sağlayacağımıza odaklanmamız lazım.