Memlekette işler iyi gitmiyor, üzülüyoruz, kızıyoruz.
Tayyip Erdoğan yarattığı kaosun ağırlığı altında ezilmeye
başladı. Er ya da geç kendi kendini tüketecek. Bu sırada Türkiye zarar görüyor
ve görmeye devam edecek.
Ancak her şeye rağmen hayat devam ediyor. Tüm bu çalkantılar
geçtiğinde ayakta kalanların yeni Türkiye’yi inşa etmesi gerekecek. İşimiz zor,
onun için şimdiden işe koyulmak lazım.
Ne yapacağız?
Öncelikle bir daha tek adam yönetimi kurulmasına imkan
tanımayan, herkesin kolayca siyasete girebileceği ve tüm siyasetçilerin amasız
fakatsız düzenli hesap vereceği bir anayasal düzen kuracağız. Partiler içi ve
partiler arası siyasetin işleyiş kurallarını parti liderleri veya müdavimlerinin
değil seçmenlerin menfaatlerine göre koyacağız.
Kamusal alanla ilgili her kararın mümkün olan en alt
seviyede verileceği bir sistem kuracağız. Vatandaşlar sadece kendilerini
ilgilendiren konularda tamamen özgür olacak. Mahalleyi ilgilendiren konular
mahallede, ilçeyi ilgilendiren konular ilçede, ili ilgilendiren konular ilde
çözülecek. Ankara’daki merkez sadece en büyük ve karmaşık problemlerle
uğraşacak.
Millet olarak en büyük zaafımız eğitim sistemimiz. Kapsamlı
bir eğitim seferberliği yapacağız. 4 yaşından 18 yaşına kadar herkese ücretsiz
ve bugünkünden daha kaliteli bir eğitimi hızla sağlamamız gerekiyor. Bu yaş
gurubundaki 20 milyon öğrenci için en az 1.5 milyon öğretmene ihtiyaç var.
Doğru yetkinlikteki gençleri öğretmenlik mesleğine cezbedebilmek için öğretmen
maaşlarına ciddi kaynak ayırmak gerekiyor – maliyeti yılda 80 milyar lira
civarında. Merkez bütçesinde her şeyi bir yana bırakıp öncelikle bu kaynağı
ayıracağız. Eğitimde merkezi ve yerel idare arasında işbölümü olacak - merkez
öğretmenleri finanse edecek ve temel müfredatı belirleyecek. Geri kalan tüm
ihtiyaçları yerel idare sağlayacak.
Bizi en çok ayıran, bölen meselelerde anlaşamamakta anlaşıp
birlikte yaşamanın yolunu bulacağız. İsteyen Kürtçe eğitim alacak, isteyen
Türkçe. İsteyen mahalle cami yapacak istemeyen yapmayacak, kimileri kilise veya
cemevi yapacak. Diyanet işleri yerelleşecek ve tek tip olmaktan çıkacak. Şiddete
başvurmayan protesto eylemleri serbest olacak.
Suriye meselesinde dış dünyadan fazla bir yardım
gelmeyeceğini, her etnik ve dini gruptan Suriyelilerle ve genel olarak Kürtlerle
baş başa olduğumuz gerçeğiyle yüzleşeceğiz. Komşular, kardeşler olarak kendi göbeğimizi
keseceğiz. 3.5 milyon Suriyelinin geri dönebileceği büyüklükte bir alanı kendi
imkanlarımızla zaptedip onlara tahsis edeceğiz, geçiş döneminde tüm bu
insanlara maddi ve manevi yardım sağlayacağız.
Sosyal dayanışmayı ayrımcılık uygulamadan tüm vatandaşlar
yekvücüt olarak yapacağız. Ulusal sağlık sigortası %100 kapsama düzeyine
ulaşacak. Kişi başı 100 lira gibi mütevazı bir seviyeden başlamak üzere
vatandaşlık maaşı uygulamasını deneyeceğiz.
Dış politikada sadece vatandaşlarımızın uzun vadeli menfaatini
savunacağız. Dini veya laik, yerel veya evrensel hiç bir ideolojinin takipçisi
olmayacağız. Yapıcı ve rasyonel olacağız.
Ekonomide daha şanslıyız, zira makul bir sistemin temelleri
2001’de atıldı. Ama istikrar programının ardından bir kalkınma programı
oluşturamadık. Aslında zor değil, oluşturabiliriz. Amaç çalışan herkes için bir
fırsatlar ülkesi olmak – bu yolda girişimin ve girişimcinin önünü açacağız.
İmtiyaz ve iltizam ekonomisini sona erdireceğiz. Kimse
devletten aldığı imtiyazla vatandaşı haraca keserek para kazanmayı hayal bile
edemeyecek. İmar rantı ne mal sahiplerine, ne proje şirketlerine, ne de siyasi
partilere bırakılacak – doğrudan vatandaşa dağıtılacak.
Her şeyden önemlisi, eski siyasi sistemimizin çökmüş durumda
olduğunu bileceğiz. Bizi yönetecek, sorunlarımızı çözecek “birileri” yok. O
biziz. Kamu hizmetlerinin sadece ücretli kişilerce karşılanmasına imkan yok,
vatandaş – seçmen – vergi mükellefi olarak iş başa düşüyor.
Herkes kendi beldesinde muhtar, okul yönetim kurulu üyesi, imar
kurulu üyesi, kamu denetçisi, belediye meclisi üyesi, sosyal yardım görevlisi –
hatta gerekirse asker ve polis olarak görev yapmaya hazır olacak. Cumhuriyet
işte bu demek – 1920’lerde kurmayı hayal ettik, kurmaya başladık, ama
tamamlayamadık. Bundan sonra kuracağız ve yaşatacağız.
Özet olarak ahval ve şerait böyle. Yarından itibaren boş
durmak yok, herkes konusunu seçip çalışmaya başlasın. Çünkü başka Türkiye yok.
No comments:
Post a Comment