Sunday, 19 April 2015

İktidara talip bir partinin seçmene önereceği "sözleşme" nasıl olmalı?

Akparti’nin Yeni Türkiye Sözleşmesi’ni eleştirdim, çünkü içinde gerçek içerik, somut bir değişim iddiası yok. Ağırlıklı olarak temenniler, muğlak ifadeler, dayanaksız iddialar, ilke olarak doğru ama Türkiye’de uygulanmayan önerilerden oluşuyor.

Madem ki eleştiriyoruz, daha iyisini yapalım. Ülkemizde huzur ve güven ortamının kurulması için, demokrasinin güçlendirilmesi için, ekonomideki rekabet gücümüzün artması için iktidara talip bir parti seçmenlere nasıl bir sözleşme teklif edebilir? 30 maddeden oluşan ve sadece en önemli konulara değinen kendi taslağımı paylaşıyorum:
  1. Başta milletvekilliği olmak üzere her türlü seçimli görevde adaylarının belirlenmesinde tüm partilerde tüm seçmenlere açık önseçim zorunlu olacak.
  2. Siyasi katılımı sınırlayan siyasi partiler kanunu lağvedilecek, partiler Anayasaya aykırı olmamak şartıyla istediği gibi örgütlenebilecek.
  3. Hem TBMM ve seçilmiş yerel meclislerde, hem de emniyet ve yargı gibi kritik kamu hizmetlerini veren memurların atanmasında yüzde 25 kadın kotası uygulanacak.
  4. Valiler merkezden atanmayacak, illerin kendi kararına göre doğrudan halk tarafından ya da il genel meclisi içinden seçimle belirlenecek. Büyükşehir belediyeleri lağvedilecek, sorumlulukları seçilmiş vali ve il genel meclisleri tarafından devralınacak.
  5. Cumhurbaşkanı’nın görevleri Anayasa’da yeniden tanımlanacak, yürütmenin başı değil temsil, denge ve denetleme makamı olacak.  
  6. Anayasa Mahkemesi’nden ayrı bir Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi kurulacak. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tüm unsurlarıyla ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına uyumlu olarak uygulanacak.
  7. Askeri/sivil ayrımı yapılmadan geçmişteki tüm insan hakları ihlalleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında araştırılacak ve sorumlular hakkında yasal işlem başlatılacak.
  8. Cumhurbaşkanı ve hükümetin yargı organları üzerindeki atama ve koordinasyon yetkileri tamamen kaldırılacak.
  9. Mahalle, ilçe ve il yönetimleri güçlendirilecek. Kararlar (hangi vatandaşları etkilediklerine göre) alınabilecekleri en yerel seviyede alınacak.
  10. Kürt meselesinde müzakere süreci devam edecek, ancak TBMM tarafından ve saydam olarak yürütülecek.
  11. Anadilde eğitim konusunda “okuma yazmayı ana dilinde öğrenme hakkı” bir temel hak olarak teminat altına alınacak. Her çocuk ilkokulda Türkçe öğrenecek ve ilkokuldan mezun olduğunda çok iyi Türkçe konuşamayan çocuk kalmayacak. Orta öğretimde çift dillilik yerel yönetimlerin insiyatifine bırakılacak.
  12. Yerinden yönetim Türkiye’nin tüm illeri için aynı şekilde uygulanacak, etnik veya bölgesel bazda farklı uygulamalar yapılmayacak.
  13. 2 yıl okul öncesi, 6 yıl ilköğretim ve 6 yıl orta öğretim olarak toplam 14 yıl eğitim zorunlu ve parasız olacak. Eğitim bütçesi merkezden fonlanıp dağıtılacak, illere öğrenci başına ücret ödenecek. Eğitim bütçesi yılda 100 milyar TL (GSMH’nin yüzde beşi) olacak. Öğretmenliğin en itibarlı mesleklerden biri haline gelmesi için özlük hakları yeniden düzenlenecek.
  14. İlk ve orta öğretimde mahalle okulları esas olacak. Mahalle okulları vatandaşlar tarafından seçilen (ancak siyasi partilerden bağımsız) yerel eğitim meclisleri tarafından denetlenecek.
  15. Normal lise, Anadolu lisesi, imam-hatip lisesi, meslek lisesi ayrımı ortadan kaldırılacak. Çok programlı mahalle okulları esas olacak. Bu okullardaki ders ve programlar yerel ihtiyaçlara göre belirlenecek.
  16. Lise girişlerinde SBS/TEOG gibi tüm öğrencileri kapsayan merkezi sınavlar kaldırılacak. En yetenekli %2-3 öğrenciye yönelik (1980’lerin elit Fen ve Anadolu liseleri gibi) özel programlı devlet okulları kurulacak, sadece bu liseler merkezi sınavla öğrenci alacak.
  17. YÖK kaldırılacak, üniversiteler başta öğrenciler, veliler, öğretim görevlileri ve yerel yönetimleri olmak üzere tüm paydaşlar tarafından belirlenen mütevelli heyetleri tarafından yönetilecek.
  18. Liseyi bitirip üniversiteye devam etmeyen ve üniversiteyi bitiren tüm öğrenciler için maliyeti devlet tarafından karşılanan 2 yıllık staj programları oluşturulacak. Kamudaki programlar polislik, yardımcı öğretmenlik, yaşlı ve çocuk bakımı, ağaç dikme gibi konuları kapsayacak. Özel sektördeki programlardaki öğrencilerin vergi ve SGK yükü devlet tarafından karşılanacak. Bu şekilde öğretimini tamamlayan her öğrenciye iş garantisi verilecek.
  19. Diyanet işleri yerel yönetimlere devredilecek.  
  20. Zorunlu askerlik kaldırılacak.
  21. Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanacak.
  22. Her vatandaş herhangi bir işleme gerek olmadan T.C. kimlik numarası üzerinden otomatikman ulusal sağlık sigortası kapsamında olacak.
  23. Kentleşme rantının %50’si o yöre halkına, %50’si ise ulusal sosyal güvenlik fonları üzerinden tüm vatandaşlara eşit olarak aktarılacak.
  24. Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi devam edecek. 
  25. 2 milyon Suriye göçmeni Türkiye’de değil Suriye’de kurulacak bir güvenli bölgede idame ettirilecek, TSK bu konuda gerekirse tek başına hareket edecek.
  26. Enerji piyasasında istikrarı sağlamak için para politikasından sorumlu mevcut Merkez Bankası’na benzer bir “Enerji Merkez Bankası” kurulacak.
  27. Türkiye’nin doğal gaz konusunda bir dağıtım ve ticaret merkezi olması için devlet / özel sektör / yabancı semraye işbiliği ile gerekli altyapı kurulacak. Sistem Rusya’ya ek olarak Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan, Türkmenistan’dan gelen gazla beslenecek.
  28. Girişimciler yılda 250 bin TL’ye kadarki personel stopaj ve SGK yükünü KDV ile mahsuplaşabilecek.
  29. Asgari ücretteki vergi oranı %10’a indirilecek.
  30. İmar rantı ve rekabet kurallarına uygun olmayan şartlarda verilmiş olan kamu ihalelerinde geriye dönük vergi uygulaması ile adalet sağlanacak.


1 comment:

  1. İki soru:

    1. Üniversiteden YÖK, temel eğitimden merkezi sınavlar kalkınca minimum kaliteyi sağlayacak alternatif mekanizma gerekmez mi?

    2. Yargı organları üzerindeki atama ve koordinasyon yetkilerinin sınırlanmasından bahsetmişsin, sence bu kadarı yeterli mi? Bu tip yetki ihlalinin polis, savcı, teftiş kurulları, bilimsel kurumlar, eğitim kurumları, finans kurumları vs üzerindeki negatif etkisine devamlı şahit oluyoruz. Düzgün çalışan kurum ve insanlara yeterli özerklik verilmemesi ve haklı sebep olmadan güç uygulanması kaliteli, uzun ömürlü, tecrübe ve bilginin biriktiği kurumlarımızın oluşmasının önündeki en önemli engellerden biri diye düşünüyorum.

    ReplyDelete