2015 seçimlerinin tek parti iktidarına son vermesinin
ardından koalisyon pazarlıkları başladı.
AKP iktidardan ayrılmaya hiç hazır değil, o nedenle
koalisyona açık olduğu mesajını veriyor. MHP tam aksi çizgide, iktidara gelmemek
için elinden geleni yaptığı izlenimini uyandırıyor. HDP ise seçimde yaptığı oy
patlamasını sindirmeye çalışıyor.
Seçmenlerin çoğunluğu kısa vadede yeni bir seçim yapılmasına
sıcak bakmıyor. Bu nedenle, erken seçimi tetikleyecek olan partinin yeni seçimde
ciddi bir bedel ödemesi muhtemel. MHP bu riski kararlı bir şekilde alıyor -
kırmızı çizgilerini ortaya koydu ve hodri meydan dedi. HDP ise bir yandan
aldığı “ödünç” oyların ziyadesiyle AKP karşıtı olması, bir yandan da Çözüm
Süreci’nde masanın iki tarafına birden oturmanın yaratacağı zorluk nedeniyle
AKP ile koalisyona sıcak bakmıyor.
MHP ile HDP’nin durumu koalisyon pazarlıklarında AKP’yi CHP
ile masaya oturmaya mecbur bıraktı. CHP’nin bu fırsatı değerlendirmesi
gerektiği kanaatindeyim.
CHP elbette ki AKP’nin şartlarını kabul etmek zorunda değil.
Ama hükümete katılmayı peşinen reddetmenin CHP’ye bir fayda sağlamayacağını
düşünüyorum. CHP seçim kampanyasında iktidara gelmeye hazır olduğunu ısrarla
beyan etti, bu iddiaları uygulamaya geçirmesi lazım.
Seçim sonuçlarından çıkarabileceğimiz çok kritik bir mesaj
daha var: geçmiş seçimlere göre daha başarılı ve kucaklayıcı bir kampanya
yürütülmesine rağmen CHP oylarının artmadı. AKP oyları MHP ve HDP’ye çok rahat
kayarken CHP’ye kaymıyor. AKP tabanında CHP’ye yönelik güvensizliğin çok derin
olduğu anlaşılıyor. AKP tabanı CHP’nin mesajlarını hiç almıyor, çünkü CHP’yi
dinlemiyor bile. CHP oylarının ileride yüzde 30’un üzerine çıkmasının önündeki
en büyük engel bu. CHP, AKP ile koalisyon kurmayı AKP tabanındaki imajını
değiştirmek için bir fırsat olarak kullanabilir.
Bu değerlendirme ışığında CHP ne yapabilir? Sırasıyla şu
adımları atabilir:
- Öncelikle diğer iki muhalefet partisini üçlü koalisyona davet eder ve MHP ile HDP’nin ikisine de makul bir uzlaşma noktası önerir.
- Üçlü koalisyon olmazsa aynı uzlaşma noktası etrafında azınlık hükümeti kurabileceğini vurgular.
- AKP’siz koalisyon ya da azınlık hükümeti kurulamazsa ülkeyi hükümetsiz bırakmayacağını ve AKP ile koalisyon pazarlığı yapmaya hazır olduğunu ifade eder.
- Hem üçlü koalisyon için, hem de AKP-CHP koalisyonu için şartlarını çok net bir şekilde ortaya koyar. Pazarlıkları kapalı kapılar ardında değil mümkün olduğunca saydam bir şekilde yapmaya çalışır.
- İlk iş olarak başta iç güvenlik yasası olmak üzere özgürlükleri kısıtlayıcı düzenlemelerin kaldırılması.
- Ekonomik ve sosyal programın üç partinin ortak paydası üzerinden oluşturulması.
- YÖK’ün kaldırılması.
- Çözüm Süreci’nin TBMM içinde ve HDP muhatap alınarak yeniden yapılandırılması.
- Yolsuzlukla mücadelenin TBMM tarafından kapsamlı bir şekilde yapılması.
- Azınlık hükümeti senaryosunda Meclis dışından MHP ve HDP’ye yakın birkaç ismin bakan yapılması.
- Koalisyonda muhatabın Cumhurbaşkanı değil AKP genel başkanı olması.
- Cumhurbaşkanı’nın anayasal yetkilerini aşan eylemlerine son verilmesi.
- Cumhurbaşkanlığı ödenek ve personelinin normal seviyelere indirilmesi.
- Cumhurbaşkanı’nın bakanlar kuruluna başkanlık etme yetkisini koalisyon boyunca kullanmaması.
- Dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi.
- Bu düzenlemelere karşılık Tayyip Erdoğan’ın meşruiyetinin sorgulanmaması.
- Geçen dönemki anayasa çalışmalarında dört partinin üzerinde uzlaştığı 60 maddenin referanduma götürülmeden anayasa değişikliğinin TBMM’de yapılması.
- Ekonomi yönetiminde iki partiden birer kişi arasında eşbaşkanlık (örneğin Mehmet Şimşek ve Selin Sayek Böke)
- Hükümetin yargı üzerindeki etkisini sınırlandıracak düzenlemeler yapılması.
- Milli Eğitim ve Adalet bakanlıklarının Meclis dışından uzman ve tarafsız kişilere verilmesi.
- Yerel yönetimlerin yetkileri artırılması.
- Çözüm Süreci’nin kaldığı yerden devam etmesi.
No comments:
Post a Comment