Yılbaşı insanlığın en eski iki bayramından biridir (öteki de Nevruz / Bahar Bayramı).
Kutlama nedeni günlerin tekrar uzamaya başlamasıdır. İnsanlar günler kısala kısala yok olmadığı için neye/kime inanıyorlarsa O Yüce Varlığa şükrederler. Yeniden doğuşu, hayata yeni bir başlangıcı kutlarlar.
Bu bayram belki 20 bin, belki 50 bin yıldır kutlanıyor. Ne herhangi bir yörenin kültürüyle, ne Hıristiyanlıkla, ne de Müslümanlıkla ilgisi yoktur - tüm insanlığın kadim ortak mirasıdır.
Hıristiyanların Noel'i Yılbaşı'na yakın bir tarihte kutlamaları derin bir anlamı olmayan bir tercihtir - Hz.İsa'nın esasen bilinmeyen doğum tarihi "kolaylık olsun" diye zaten on binlerce yıldır dünyanın yeniden doğuşunun kutladığı bayrama denk getirilmiştir.
Hal bu iken Yılbaşı'nda kutlama yapmanın İslam dininde caiz olup olmadığını tartışmak hem aklımıza, hem kültürümüze, hem de geleneklerimize hakarettir. Böyle tartışmaların İslam felsefesi açısından neden abes olduğunu merak edenler Gazali'nin başyapıtı Tahafut'un önsözünü okuyabilirler. Özellikle aşağıdaki cümlelerin yer aldığı bölümün altını çizebiliriz:
"Tutarsız destekçiler Din'e saldırgan ama tutarlı düşmanlardan daha çok zarar verirler. Çünkü atasözünün belirttiği gibi, akıllı bir düşman cahil bir dosttan daha kıymetlidir."
Takvim konusunda bu kadar hassas olacaksak işe birkaç yıl önce bizim Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından tamamen keyfi bir kararla güneş takviminin Nisan ayına nakledilen "Kutlu Doğum Haftası" organizasyonunu ait olduğu yere, yani yüzyıllardır ay takvimine göre kutlandığı Mevlid Kandili'nin haftasına alarak başlayabiliriz.
Yeni yılınız kutlu olsun!
No comments:
Post a Comment