Monday 21 April 2014

Cumhurbaşkanı adaylarının belirlenmesinde tüm seçmenler söz sahibi olmalı

Türkiye’de siyasetin en önemli sorunu sistemin seçmenlerin katılımına kapalı olması. Hazineden büyük fonlarla desteklelen mevcut siyasi partiler üst yönetimin delegeleri, delegelerin üst yönetimi belirlediği bir kısır döngü içinde. Milletvekili adaylarını genelde parti üst yönetimleri belirliyor, bu nedenle meclis yasama ve denetim fonksiyonlarını yerine getiremiyor. Belediyelerde de durum farklı değil.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri maalesef bu kısır döngü içinde kurgulandı. Seçimi sözde halk yapacak, ama adayları halk belirleyemiyor. Parti üst yönetimleri tarafından atanan milletvekilleri içinden 20 imza toplama şartı var.

Mevcut sistemin sıkıntıları belli, ancak son bir yılda tabanda çok ciddi bir siyasi hareketlenme var. Hangi siyasi görüşe mensup olurlarsa olsunlar, hangi partiye oy vermiş olurlarsa olsunlar vatandaşların siyasete daha fazla katılma ve söz sahibi olma arayışları var.

Bu arayışa destek olmaya çalışan sivil toplum örgütlerini takdirle izliyoruz. Yerel seçimlerde gönüllü sandık müşahitliğini bugüne kadar görülmemiş çapta örgütlemeyi başaran Oy ve Ötesi, Sandık Başındayız ve Ankara’nın Oyları grupları bunun en bilinen örnekleri.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için çalışmalar şimdiden başladı. Siyasi partiler ve seçim kanunları halkın adayları doğrudan belirlemesine imkan vermese de teknoloji ve sosyal medya sayesinde tercihlerimizi paylaşıp partilerin aday belirleme süreçlerine etki edebiliriz.

Seçim Haritası projesi (www.secimharitasi.com) yerel seçimlerde benzer bir rol oynadıktan sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi modülünü devreye soktu. Sitede aday göstermek, adaylar hakkında yorum yapmak ve oy vermek mümkün.

Seçim Haritası ilginç bir yenilik olarak tercihli oy sistemini de tartışmaya açıyor. Basit bir Cumhurbaşkanlığı anketine ek olarak her parti için ayrı ayrı tercihli oy sistem oluşturulmuş. Kullanıcılar beş adaylık bir tercih sıralaması yapıyorlar, daha sonra az oy alan adaylara oy vermiş olan kullanıcıların oyları tercihlerine göre diğer adaylara dağıtılarak daha sağlıklı bir sonuç elde ediliyor.

Muhalefetin ortak aday belirlemesine yönelik bir modül de mevcut.

Seçim Haritası’nın Cumhurbaşkanlığı seçimi uygulamasına   www.secimharitasi.com/cumhurbaskanligi-secimi adresinden ulaşabilirsiniz.

Monday 14 April 2014

"Milli irade" söyleminin perde arkası

Yine bir "milli iradeye saygı" söylemi çıktı. Üşenmeyin, google edin bakalım - yerleşmiş demokrasiye sahip ülkelerde 1930'lardan beri bu lafı eden siyasetçi var mı? Yok. Asla yok.

Neden yok? Çoğunluk ya da hükümet iradesine "milli irade" adını koyanların gittiği yolun nereye vardığını biliyorlar da ondan. 

Demokrasi "milli iradeyi hakim kılma" rejimi değil vatandaşın içindeki farklı iradeleri huzur ve barış içinde yaşatabilme sanatıdır. 

Kıssadan hisse: bulunduğunuz ortamda siyasetçiler "milli irade" geyiği yapıyorsa ya onların yerine yenilerini getirin ya da oradan hızla kaçın. Çünkü birilerinin insan hakları ihlal edilmek üzeredir, muhtemelen de sizinki. 

MIT yasası, sosyal medya engellemeleri, AYM kararları filan tartışılırken aklımızda olsun...

Thursday 10 April 2014

Seçim sonuçlarını doğru okuyalım

30 Mart 2014 yerel seçimleri sonrasında basında pek çok değerlendirme yapıldı. Sıkça dile getirilen bir konu, Türkiye’nin “kutuplaşması”.

Bu iddiaya göre Türkiye’de ciddi bir kutuplaşma var - sahillerde CHP kazanıyor, iç bölgelerde Akparti, güney ve batının bazı yörelerinde MHP, doğu ve güneydoğuda BDP. Kazanan partiye göre renklendirilmiş haritalar dolaşıyor ortada.

Bu değerlendirme doğru mu? Ben pek doğru olmadığı kanaatindeyim.

Nedenini görsel bir şekilde ifade edeyim. İlleri boyayalım, ama kazanan parti rengine boyamak yerine daha gerçekçi bir metod kullanalım. “RGB” tabir edilen “kırmızı/yeşil/mavi” renklendirme kodunu kullanalım. Bir ildeki Akparti oylarına göre kırmızı miktarı, CHP oylarına göre yeşil miktarı, MHP oylarına göre de mavi miktarını belirleyelim. Bu metoda göre dördüncü büyük parti olan BDP’nin yüksek oy alması da rengin koyulaşması şeklinde görünecek.

Tablomuz şöyle:


Akparti’nin açık ara önde olduğu Bingöl ve Rize parlak kırmızı. Akparti’nin önde olduğu, ama CHP’nin de rekabetçi olduğu Ankara ve Istanbul açık kahverengi. Akparti’nin önde olduğu, ama MHP’nin rekabetçi olduğu Konya eflatun. Akparti’nin BDP ile çekiştiği iller koyu kırmızı, BDP öne geçtikçe daha da koyulaşıyor.

CHP’nin güçlü olduğu iller yeşil – ama CHP’nin Akparti ile çekiştiği İzmir açık yeşil, MHP ile çekiştiği Mersin turkuvaz, BDP ile çekiştiği Tunceli koyu yeşil. MHP’nin önde olduğu Osmaniye mavi, ama BDP ile çekiştiği Iğdır lacivert.

Açıkça görülüyor ki Türkiye’de her ilin bambaşka dinamikleri var. Dört renge boyanmış haritalar bizi yanlış yönlendiriyor.

Hassas siyasi konuları tartışırken verilerin analizinde özenli olmak şart!