Tuesday 26 April 2016

Laiklikle ilgili 10 ilginç gerçek

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklikle ilgili sözleri laikliğin neden ve nasıl icad edildiğinden habersiz olduğunu ortaya koydu. Bu vesileyle laiklik hakkında 10 ilginç ve önemli gerçeği hatırlatmak istedim:

1.      Laikliği dinsizler değil dindarlar icad etmiştir. Bundan 250 yıl önce bu kavrama ihtiyaç duyulmasının nedeni dindarların din özgürlüğünü korumaktı.

2.      Laiklik kelimesinin kökü “lay”, yani sade vatandaştır. Herhangi bir dinin ne emredip emretmediğiyle ilgisi yoktur. Laiklik kavramının temeli, bir vatandaş ister çoğunluğun ister azınlığın mensubu olsun, dininin ne emrettiğine karar verecek olanın o vatandaşın kendisi olduğu, yani devletin dini yorumlama ve vatandaşlara herhangi bir dini kural veya yorumu empoze etme hakkı olmadığıdır.

3.      Fransız devriminin ilk döneminde laiklik yoktur. Devrimci hükümet, Katolik inancı yerine kendi tasarladığı “yeni” bir evrensel dini koymayı denemiştir. Bu din vatandaş nezdinde itibar görmeyince vazgeçilmiş, Katolik kilisesi ile uzlaşma yoluna gidilmiştir.

4.      Laikliğin net bir şekilde ifade edildiği ilk kurucu metin ABD Anayasasıdır. Laiklik Anayasanın “Haklar Bildirgesi” adı verilen 10 maddelik ilk değişikliği sırasında 1789 yılında tanımlanmıştır. Kullanılan ifade “Yasama organı bir din kuran ya da bir dini yasaklayan kanun yapamaz” şeklindedir.

5.      İngiltere, Hollanda, Danimarka, İsveç (ve eski Prusya) gibi Protestan ülkelerdeki meşruti krallıklarda “milli” bir kilise var olduğu ve kral bu kilisenin başı kabul edildiği için laiklik tanımı Katolik ülkelerden farklıdır. Çoğunluk dininin din adamlarının devlet memuru olması yönünden Türkiye’nin laiklik anlayışı zaten Fransa ve ABD gibi “sert” laik ülkelere değil Protestan meşruti krallıklar gibi “yumuşak” laik ülkelere benzer.

6.      Hanefi mezhebinin klasik yorumunda din alimlerinin siyasi otoriteyi elinde tutanlarla sıkı fıkı olmasına, devletten ücret almasına sıcak bakılmaz. Bu açıdan Hanefi İslam’ın doğasında laiklik vardır diyebiliriz.

7.      Kur’an-ı Kerim’de devlet kavramı yoktur. Bu bağlamda mevcut devlet anlayışı kapsamındaki bir laikliğin Kur’an-Kerim’e aykırı olduğu iddiası abesle iştigaldir. Klasik İslam’ın devlet modeli 9.yüzyıl başlarında Bağdat’ta geliştirilmiştir.

8.      Türkiye’de laiklik 19.yüzyılın ilk yarısından itibaren adım adım inşa edilmiştir. İnşa edenler esasen İslam uleması ve onların entellektüel mirasını taşıyanlardır. Yani ülkemizdeki laiklik tercihi bizzat dindarlar tarafından yapılmıştır. Bugün kendilerine “İslamcı” diyen bazı şahısların bu mirası inkar etmesi sadece cehalettendir.

9.      İran’daki sözde İslam devriminin temelini oluşturan “velayet-ül fakih” ilkesinin esin kaynağı herhangi bir klasik İslam uygulaması değil, Eflatun’un “filozof kral” modelidir.

10.   Klasik İslam geleneğinin önemli meseleler hakkında fikir yürütme metodolojisinin en güzel ifadesini Gazali’nin Tahafüt adlı meşhur eserinin önsözünde bulabiliriz. Özetle, bir mesele gözlem yoluyla çözülebiliyorsa bu şekilde çözülür. Gözlem yoluyla çözülemeyip fikir yürütme (analiz, spekülasyon) yoluyla çözülebiliyorsa öyle yapılır. Ne gözlem, ne de fikir yürütme ile çözülemeyen meseleler inancın konusudur.

İçinde bulunduğumuz zor zamanlarda siyasetle uğraşanların ne kendilerinin, ne de vatandaşların vaktini ziyan etmeye hakkı yoktur. Dindarların dindarlar için icad ettiği bir kavram olan ve bütün dünyada gayet iyi çalıştığı ıspat edilmiş bulunan laikliği tartışmak yerine, artık ülkemizde huzur ve güven ortamını nasıl sağlayacağımıza odaklanmamız lazım.