Monday 20 April 2015

Partilerin 2015 seçim bildirgeleri

Geçtiğimiz günlerde Akparti’nin Yeni Türkiye Sözleşmesi’nin detaylı analizini yaptık. Sonra da iktidara talip bir partinin seçmene nasıl bir sözleşme önerebileceği konusunda kendi önerimi sundum. Bugün de partilerin seçim beyannamelerini inceleyeceğim.

Önce MHP’den başlayalım. Seçime 48 gün kala MHP web sitesinde hala 2011 seçim beyannamesi bulunuyor. Ancak 2015 “araba nasıl giydirilir” yol haritası mevcut. “Bizimle yürü Türkiye” diye bir seçim sloganı var, fakat nereye yürüneceği daha belli değil gibi görünüyor.

HDP web sitesinde de henüz 2015 seçim beyannamesi yok, ama ne zaman ve nerede açıklanacağı belirtilmiş.

Akparti seçim beyannamesi “Çözüm Süreci” bölümünün “matbaaya giderken yolda düştüğü” açıklamasıyla dikkat çekti. Son 25 yılda 40’tan fazla ülkedeki seçim süreçlerini izlemiş biri olarak sahiden bu kadar komik bir savunmayı ilk defa duydum!

Akparti tabanda hem MHP hem de HDP ile yoğun bir mücadele içinde olduğu için kampanya sırasında Kürt meselesinden bahsetmekte çekingen. Daha uzlaşması olsa MHP, daha şahin olsa HDP’ye oy kaybedeceğinden endişeli. Bu nedenle seçim beyannamesinde Çözüm Süreci’nden bahsetmemeye çalışmışlar, ama bu taktik tutmadı.

Akparti seçim beyannamesi genel olarak geçmişte yapılanlar, temenniler ve mikro politika önerilerinden oluşuyor. Başkanlık sistemi hariç, önemli konularda net duruşlar yok. Örneğin yargı alanında bina yapmak dışındaki hedefler sadece “kararlılıkla çalışacağız” tipi ifadelerle geçiştirilmiş. İnsani kalkınma ve nitelikli toplum başlıklı bölüm çoğunlukla nitelik değil nicelikten bahsediyor, eğitimde kalitenin nasıl artırılacağına dair bir açıklama yok.

Güçlü ekonomi bölümünde hala Akparti döneminde kişi başına milli gelirin 3 katına çıktığı gibi asılsız iddialar var. İllerde yenilenecek et kombinalarından kafeinsiz yeşil çay üretimine kadar sayısız mikro detaya yer verilmiş. Genelde yapısal değişikliklerden ziyade teşviklerden bahsediliyor.
Akparti hala “vizyoner” olma iddiasında, ama seçim beyannamesinde yeni ve ilginç bir şey yok. 2002 ve 2007’nin iddialı programlarından eser kalmamış...

CHP seçim bildirgesi de Akparti’ninki gibi oldukça uzun ve detaylı. Ancak aktarılan bilginin niteliği farklı: uygulama detaylarından ziyade hangi konuda nasıl bir yön değişikliği hedeflendiğine yer verilmiş. Bu bakımdan okunması ve takip edilmesi daha kolay.

Geçmiş yıllardan farklı olarak CHP 2015 seçim bildirgesinde Akparti eleştirisi az yer tutuyor. Akparti’den sıkça bahsedilen bölümler sadece hak ve özgürlükler, sosyal yardımlar ve dış politika. Diğer konularda kendi hedefledikleri değişim vurgulanmış.  

Hak ve özgürlükler konusunda CHP ilk defa tavizsiz ve net. Siyaset reformu, insan hakları ve yargı reformu konusunda Avrupa standartlarında özgürlükçü bir çizgide.

Ekonomi alanında iddialı vaadler var. Geçtğimiz seçimlerden farklı olarak CHP’nin vaadleri genelde vatandaş perspektifinden yazılmışken Akparti vaadleri genelde devlet perspektifinden yazılmış. 13 yıllık iktidarın Akparti’de devletle özdeşleşmeyi artırdığı noktada CHP’nin bu değişimden faydalanmak için adımlar atmaya başladığı anlaşılıyor.


Sonuç olarak CHP 50 küsür ilde önseçim yaparak yakaladığı momentumu geçmişe göre çok daha iddialı bir seçim bildirgesi ile sürdürmeye çalışıyor. Akparti ise son iki yılda yaşadığı sarsıntılardan dolayı net bir duruş ortaya koyamamış, “medeniyetimizden güç alarak dünyada önder ülke olacağız” gibi 2000’ler öncesi siyaset tarzını anımsatan sloganlara sığınmış.

Dört partinin seçim bildirgeleri tamamlandığında analizime ekonomi politikalarının kapsamlı bir karşılaştırması ile devam edeceğim.

Sunday 19 April 2015

İktidara talip bir partinin seçmene önereceği "sözleşme" nasıl olmalı?

Akparti’nin Yeni Türkiye Sözleşmesi’ni eleştirdim, çünkü içinde gerçek içerik, somut bir değişim iddiası yok. Ağırlıklı olarak temenniler, muğlak ifadeler, dayanaksız iddialar, ilke olarak doğru ama Türkiye’de uygulanmayan önerilerden oluşuyor.

Madem ki eleştiriyoruz, daha iyisini yapalım. Ülkemizde huzur ve güven ortamının kurulması için, demokrasinin güçlendirilmesi için, ekonomideki rekabet gücümüzün artması için iktidara talip bir parti seçmenlere nasıl bir sözleşme teklif edebilir? 30 maddeden oluşan ve sadece en önemli konulara değinen kendi taslağımı paylaşıyorum:
  1. Başta milletvekilliği olmak üzere her türlü seçimli görevde adaylarının belirlenmesinde tüm partilerde tüm seçmenlere açık önseçim zorunlu olacak.
  2. Siyasi katılımı sınırlayan siyasi partiler kanunu lağvedilecek, partiler Anayasaya aykırı olmamak şartıyla istediği gibi örgütlenebilecek.
  3. Hem TBMM ve seçilmiş yerel meclislerde, hem de emniyet ve yargı gibi kritik kamu hizmetlerini veren memurların atanmasında yüzde 25 kadın kotası uygulanacak.
  4. Valiler merkezden atanmayacak, illerin kendi kararına göre doğrudan halk tarafından ya da il genel meclisi içinden seçimle belirlenecek. Büyükşehir belediyeleri lağvedilecek, sorumlulukları seçilmiş vali ve il genel meclisleri tarafından devralınacak.
  5. Cumhurbaşkanı’nın görevleri Anayasa’da yeniden tanımlanacak, yürütmenin başı değil temsil, denge ve denetleme makamı olacak.  
  6. Anayasa Mahkemesi’nden ayrı bir Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi kurulacak. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tüm unsurlarıyla ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına uyumlu olarak uygulanacak.
  7. Askeri/sivil ayrımı yapılmadan geçmişteki tüm insan hakları ihlalleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında araştırılacak ve sorumlular hakkında yasal işlem başlatılacak.
  8. Cumhurbaşkanı ve hükümetin yargı organları üzerindeki atama ve koordinasyon yetkileri tamamen kaldırılacak.
  9. Mahalle, ilçe ve il yönetimleri güçlendirilecek. Kararlar (hangi vatandaşları etkilediklerine göre) alınabilecekleri en yerel seviyede alınacak.
  10. Kürt meselesinde müzakere süreci devam edecek, ancak TBMM tarafından ve saydam olarak yürütülecek.
  11. Anadilde eğitim konusunda “okuma yazmayı ana dilinde öğrenme hakkı” bir temel hak olarak teminat altına alınacak. Her çocuk ilkokulda Türkçe öğrenecek ve ilkokuldan mezun olduğunda çok iyi Türkçe konuşamayan çocuk kalmayacak. Orta öğretimde çift dillilik yerel yönetimlerin insiyatifine bırakılacak.
  12. Yerinden yönetim Türkiye’nin tüm illeri için aynı şekilde uygulanacak, etnik veya bölgesel bazda farklı uygulamalar yapılmayacak.
  13. 2 yıl okul öncesi, 6 yıl ilköğretim ve 6 yıl orta öğretim olarak toplam 14 yıl eğitim zorunlu ve parasız olacak. Eğitim bütçesi merkezden fonlanıp dağıtılacak, illere öğrenci başına ücret ödenecek. Eğitim bütçesi yılda 100 milyar TL (GSMH’nin yüzde beşi) olacak. Öğretmenliğin en itibarlı mesleklerden biri haline gelmesi için özlük hakları yeniden düzenlenecek.
  14. İlk ve orta öğretimde mahalle okulları esas olacak. Mahalle okulları vatandaşlar tarafından seçilen (ancak siyasi partilerden bağımsız) yerel eğitim meclisleri tarafından denetlenecek.
  15. Normal lise, Anadolu lisesi, imam-hatip lisesi, meslek lisesi ayrımı ortadan kaldırılacak. Çok programlı mahalle okulları esas olacak. Bu okullardaki ders ve programlar yerel ihtiyaçlara göre belirlenecek.
  16. Lise girişlerinde SBS/TEOG gibi tüm öğrencileri kapsayan merkezi sınavlar kaldırılacak. En yetenekli %2-3 öğrenciye yönelik (1980’lerin elit Fen ve Anadolu liseleri gibi) özel programlı devlet okulları kurulacak, sadece bu liseler merkezi sınavla öğrenci alacak.
  17. YÖK kaldırılacak, üniversiteler başta öğrenciler, veliler, öğretim görevlileri ve yerel yönetimleri olmak üzere tüm paydaşlar tarafından belirlenen mütevelli heyetleri tarafından yönetilecek.
  18. Liseyi bitirip üniversiteye devam etmeyen ve üniversiteyi bitiren tüm öğrenciler için maliyeti devlet tarafından karşılanan 2 yıllık staj programları oluşturulacak. Kamudaki programlar polislik, yardımcı öğretmenlik, yaşlı ve çocuk bakımı, ağaç dikme gibi konuları kapsayacak. Özel sektördeki programlardaki öğrencilerin vergi ve SGK yükü devlet tarafından karşılanacak. Bu şekilde öğretimini tamamlayan her öğrenciye iş garantisi verilecek.
  19. Diyanet işleri yerel yönetimlere devredilecek.  
  20. Zorunlu askerlik kaldırılacak.
  21. Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanacak.
  22. Her vatandaş herhangi bir işleme gerek olmadan T.C. kimlik numarası üzerinden otomatikman ulusal sağlık sigortası kapsamında olacak.
  23. Kentleşme rantının %50’si o yöre halkına, %50’si ise ulusal sosyal güvenlik fonları üzerinden tüm vatandaşlara eşit olarak aktarılacak.
  24. Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi devam edecek. 
  25. 2 milyon Suriye göçmeni Türkiye’de değil Suriye’de kurulacak bir güvenli bölgede idame ettirilecek, TSK bu konuda gerekirse tek başına hareket edecek.
  26. Enerji piyasasında istikrarı sağlamak için para politikasından sorumlu mevcut Merkez Bankası’na benzer bir “Enerji Merkez Bankası” kurulacak.
  27. Türkiye’nin doğal gaz konusunda bir dağıtım ve ticaret merkezi olması için devlet / özel sektör / yabancı semraye işbiliği ile gerekli altyapı kurulacak. Sistem Rusya’ya ek olarak Doğu Akdeniz, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan, Türkmenistan’dan gelen gazla beslenecek.
  28. Girişimciler yılda 250 bin TL’ye kadarki personel stopaj ve SGK yükünü KDV ile mahsuplaşabilecek.
  29. Asgari ücretteki vergi oranı %10’a indirilecek.
  30. İmar rantı ve rekabet kurallarına uygun olmayan şartlarda verilmiş olan kamu ihalelerinde geriye dönük vergi uygulaması ile adalet sağlanacak.


Saturday 18 April 2015

Akparti’nin “Yeni Türkiye Sözleşmesi” üzerine düşünceler

Akparti 15 Nisan 2015 günü “Yeni Türkiye Sözleşmesi” adında 100 maddelik bir metni kamuoyuyla paylaştı.

İktidar partisinin vizyonunu ortaya koyan ve seçim beyannamesinin bir parçası olarak nitelendirilebilecek bu metni madde madde inceledim ve değerlendirdim.

Kanaatimce 100 maddeyi 9 kategoriye ayırmak mümkün:


Kategori 1: Ciddi içerik
Bu kapsamdaki madde sayısı: 5

Örnek:

Madde 91: Vicdani diplomasimizin bir gereği olarak çevremizdeki kriz bölgelerinde ve Afrika gibi yardıma ihtiyaç hisseden coğrafyalarda sürdürdüğümüz insani yardımların, bu dost ve kardeş ülkelerde silinmeyecek izler bırakacağına inanıyoruz.


Kategori 2: Temenniler
Bu kapsamdaki madde sayısı: 5

Örnek:

Madde 80: Ekonomide nihai hedefimiz ülkemizin her köşesinde vatandaşlarımızın evrensel standartlarda onurlu bir hayat yaşamasını sağlayacak gelişmişlik düzeyine ulaşmak, uluslararası rekabette dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girerek Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak ve onu geçmek hedefini gerçekleştirmektir.


Kategori 3: Böyle bir metinde ele alınamayacak kadar karmaşık konular
Bu kapsamdaki madde sayısı: 3

Örnek:

Madde 54: Darbe dönemlerinde milli iradeyle işbaşına gelen hükümetleri sınırlamak için yapılan müdahaleler sonucu parlamenter sistem özünden ve işleyiş ilkelerinden uzaklaştırılmış; güçlü yetkilerle donatılmış olmakla birlikte hukuken sorumluluk taşımayan Cumhurbaşkanlığı makamı ile yetkileri sınırlandırılmış olmakla birlikte bütün hukuki ve siyasi sorumluluğu üstlenen Başbakanlık makamı arasında, son olarak 2001 ekonomik krizine de yol açan, yetki çatışmalarından kaynaklanan krizler yaşanmıştır.
Değerlendirme: İddiada kısmen doğruluk payı var. Ama pek çok faktörünrol oynadığı karmaşık siyasi ve ekonomik süreçleri az sayıda basit nedene indirgemek yanlış sonuçlara varmamıza neden olabilir. Örneğin 2001 ekonomik krizinin temel nedeninin Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki yetki çatışması olduğunu iddia etmek en iyi ihtimalle naiftir.


Kategori 4: Kimsenin itiraz etmeyeceği genel doğrular
Bu kapsamdaki madde sayısı: 18

Örnekler:

Madde 12: Devletler ve milletler ancak ve ancak onları oluşturan bireylerin aidiyet bilinciyle tarih içindeki varlıklarını sürdürebilirler.
Madde 19: Eşit vatandaşlık ilkesi ise çağdaş siyasal meşruiyetin temelidir ve bu temel hiçbir surette ve hiçbir gerekçe ile zayıflatılamaz, göz ardı edilemez.


Kategori 5: Muğlak ya da anlamsız ifadeler
Madde sayısı: 24

Örnekler:

Madde 2: Yeni Türkiye, Cumhuriyetimizin 100. yılına yürürken insana, zamana ve mekâna hakkıyla hitap eden kapsayıcı bir yenilenmenin ve süreklilik içinde yeniden inşa sürecinin eseri olacaktır.
Değerlendirme: Alman filozof Heidegger’in jargonunu anımsatıyor – maalesef Heidegger hakkında ilk akla gelen şeyler Hitler’e biat etmiş olması ve zamandan bahsederken yanıbaşındaki fizikçilerin çığır açan teorilerini duymazdan gelmiş olması...

Madde 4: Etnik, dini, mezhebi ve bölgesel zenginliğimiz, kadim ortak geçmişimizin güzel ansımalarıdır ve vatanımızın asli sahipleri ve devletimizin eşit vatandaşları olduğumuz gerçeğinin en güçlü dayanaklarıdır.
Değerlendirme: Ermeni meselesi, Kürt meselesi ve Alevi meselesinin son derece girift halinden kolayca anlaşılabileceği gibi geçmişimiz “yanyana”, ama pek de ortak değil. Kullanılan garip ifadeler Akparti’nin son zamanlarda uyguladığı etnik, dini, mezhepsel ve bölgesel gerginlik ve ayrıştırma politikasının acemice örtbas edilme çabasına benziyor.

Madde 65: Sömürgecilikten kaynaklanan sermaye birikimine ve zengin doğal kaynaklara sahip olmayan ülkemizin en önemli ekonomik güç unsurları özgürlükçü demokrasisi, iyi eğitilmiş dinamik insan kaynağı ve jeoekonomik açıdan eşsiz coğrafyasıdır.
Değerlendirme: Neresiden başlasak bilmem? Güney Kore, Şili, Polonya gibi son yılların en başarılı ülkelerinin sömürgecilikle ilgileri yok, ülkemizde özgürlükçü demokrasi yok, insanımız dinamik ama iyi eğitimli değil, hızlı iletişim ve ulaşımın dünyayı küçülttüğü bu devirde “jeoekonomi” işlevsiz bir tanım.


Kategori 6: Kavramların anlamını çarpıtan, iyi niyetli olarak görülmesi zor ifadeler
Madde sayısı: 15

Örnekler:

Madde 25: Bu özgürlükleri sınırlayan yegâne unsur eşit haklara sahip diğer vatandaşların özgürlük alanları ve onurlarıdır.
Değerlendirme: Cumhurbaşkanının “onuru” adına onu eleştirenlerin sürekli yasal takibata uğramasından kolayca görülebileceği gibi özgürlüklerin kısıtlanmasında “onur” iyi bir kriter değil. Namus cinayetlerine ise isterseniz giç girmeyelim!

Madde 46: Güçler ayrılığı ilkesine dayanan anayasal düzenimizde demokratik hukuk devleti ve milli irade perspektifiyle denetlenmeyen hiçbir güç olmayacaktır.
Değerlendirme: İkinci Dünya Savaşı öncesi otoriter ve totaliter rejimlerin yaptığı tahribattan bu yana “milli irade” kelimesi demokrasilerde kullanılmayan bir kavramdır. Bu madde seçilmiş yürütme organının yargıya müdahalesine kılıf uydurmak için yazılmışa benziyor.


Kategori 7: İlke olarak doğru, ama Türkiye’de göremediğimiz uygulamalar
Madde sayısı: 9

Örnekler:

Madde 6: Bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en temel ilkesi insan onurunun korunmasıdır.

Madde 13: Vatandaşların ülkelerine duydukları aidiyet bilinci ve hiçbir vatandaşı veya vatandaş grubunu dışlamayan ve ötekileştirmeyen içselleştirici bir siyaset anlayışı, devletlerin bekasının en temel garantisidir.


Kategori 8: Dayanaksız iddialar
Madde sayısı: 11

Örnekler:

Madde 17: Yüzyıllardır Anadolu’da gerçekleştirdiğimiz ortak medeniyet birikimi, bu medeniyet birikimi üzerinde yükselen Selçuklu ve Osmanlı düzenleri, yüz yıllık Cumhuriyet kazanımları ve yarım asrı geçen demokrasi tecrübesine dayanarak son 12 yıllık toparlanma döneminden sonra tam bir özgüven içinde 21. yüzyılın yükselen güçleri arasına girmeye hazırlanıyoruz.
Değerlendirme: Ekonomik veriler ve jeopolitik gelişmeler 21.yüzyılın yükselen güçleri arasına girdiğimizi değil 2001 yılında uygulamaya konan ekonomik program ve Akparti iktidarının ilk dönemindeki siyasi reformlar ile sağlanan kazanımların erimekte olduğuna işaret ediyor.

Madde 45: Bu çerçevede çoğulcu ve katılımcı demokrasinin zeminini oluşturan sivil toplumun güçlenmesine imkân sağlayacak ve sivil toplum kuruluşlarının demokratik yönetime daha aktif katkı sağlamasının önündeki engelleri kaldıracağız.
Değerlendirme: 13 yıllık Akparti iktidarında bu yönde bir adım atılmamış olması ile TBMM’den geçen “iç güvenlik yasası” bir arada düşünüldüğünde bu madde dayanaksız kalıyor.


Kategori 9: Gerçek dışı ifadeler
Madde sayısı: 10

Örnekler:

Madde 9: İnsan onuru siyasi, ekonomik ve kültürel düzenimizin de, dış politikamızın da temelini teşkil etmektedir.

Madde 11: İnsan onuru ile taçlandırılan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı kimliği taşıyan hiç kimse hiç bir makam ve güç sahibi tarafından tahkir edilemez; inancı, rengi, cinsiyeti, dili, ırkı, siyasi düşüncesi, felsefi anlayışı ve hayat tarzı sebebiyle ayrımcılığa maruz bırakılamaz, herhangi bir şekilde nefret söylemine muhatap kılınamaz.

Madde 34: Devlet mekanizmaları toplum üzerinde egemenlik kurma araçları değildir.

Madde 95: Kaynağında derin bir insan, zaman ve mekân idraki barındıran bu engin tecrübe birikiminin en doğal sonuçlarından biri çevre ve şehir bilinci konusundaki duyarlılığımızdır.

***

Maalesef tablo iç açıcı değil. Bu sözleşme ile “yeni bir Türkiye” inşa etmek mümkün değil – aksine sözleşmedeki ciddi içerik eksikliği iktidar partisinin fikri açıdan tükendiğini gösteriyor.

Siyasette başkalarını eleştirirken alternatifini de ortaya koymak gerektiğine inanıyorum. İktidar adayı bir siyasi partinin Türk milletine nasıl bir sözleşme önerebileceği konusundaki görüşlerimi bir sonraki blog yazımda paylaşacağım.