Thursday 29 May 2014

Faiz

Başbakan’ın faiz ve enflasyon konusundaki demeçleri hararetli bir tartışma başlattı - “yüksek faiz yüksek enflasyon yaratır” tezi doğru mu?

Enflasyonun yüksek olduğu yerlerde faiz de yüksek. Ancak biri sebep diğeri sonuç mu? Yoksa her ikisini tetikleyen başka faktörler mi var?

Klasik makroekonomi ile başlayalım. Faizin yükselmesi tasarruf talebini artırır, kredi ve yatırım talebini düşürür. Harcama eğilimi düşer, bu da enflasyon üzerinde düşürücü yönde etki yapar. Bu nedenle yükselen enflasyona karşı koymak isteyen merkez bankaları faizi artırır – son yüz yılda defalarca denenmiş ve çalıştığı ıspatlanmış bir yöntemdir.

Ancak uluslararası sermaye hareketlerine açık ekonomilerde ikincil bir etki görülebilir. Yükselen faiz dışarıdan sermaye girişini artırır. Bu da ülkedeki harcama gücünü artırarak enflasyon üzerinde yukarı yönde etki yapabilir.

Bu iki etkiden hangisi daha büyüktür? Bir ekonomi ne kadar büyükse uluslararası sermaye hareketlerinin etkisi o kadar az olur. Türkiye “orta boy” bir ülke olduğu için yüksek faizin enflasyonu düşürmekteki etkisi ABD’ye göre daha zayıf olabilir. Ancak yüksek faizin enflasyonu körüklediğine dair de hiç bir işaret yok.

Olaya tersinden baktığımızda ise enflasyonun faiz üzerindeki etkisi ise çok net: enflasyon yükseldikçe faiz ona ayak uyduracak şekilde yükselir. Zira yatırımcılar anaparalarını korumaya çalışırlar.

Türkiye’de enflasyon üzerinde etkili olan diğer faktörler nedir? Döviz kuru ve kamu harcamaları. Son bir yılda döviz çok yükseldiği için enflasyonun da yüksek seyretmesi normal. Kamu dengesi de 2000’li yılların ilk yarısının aksine faiz dışı fazla vermiyor, yani enflasyonu düşürücü yönde bir etkisi yok.

Vurgulanması gereken bir başka önemli husus da nominal ve reel faiz farkı. Yatırımcı ve tasarrufçu terciherini etkileyen esasen reel, yani enflasyon sonrası faizdir. Şu anda vadesi 2 yıl civarında olan “gösterge” hazine bonosunun faizi enflasyonun altında, yani reel faiz negatif. Zaten tarihsel olarak en düşük seviyesinde olan reel faizin “aşırı yüksek” değil olsa olsa “aşırı düşük” olduğu söylenebilir.

Bu veri ve analiz ışığında yüksek faizin yüksek enflasyona yol açtığı iddiasının temelsiz olduğunu söyleyebiliriz.


Tuesday 27 May 2014

Esas heyecan Cumhurbaşkanlığı seçimi değil genel seçimde mi?


Türkiye yerel seçimlerden bu yana Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış durumda. Anketler, kamuoyu araştırmaları, tartışmalar, analizler, yapılıyor. Liderler “çatı aday” görüşmeleri yapıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan yerel seçimlerden sonra kampanya temposunu düşürmedi.

Bu yıl Cumhurbaşkanını ilk defa halk seçecek. Ülke çapında yapılacak bir seçimde fark yaratabilmek için kampanyaya altı ay, hatta belki de bir yıl öncesinde başlamak gerek. Parti üst yönetimlerinin desteği almamış bir adayın mevcut meclis aritmetiğinde aday gösterilmek için gerekli 20 imzayı toplaması kolay görünmüyor. Bu durumda seçimde dört partinin adayları yarışacak. Muhalefet partileri henüz aday dahi belirlememiş olduğu için Ağustos ayındaki oy dağılımlarının 30 Mart yerel seçimlerinden çok farklı şekilde gerçekleşmesi de zor görünüyor. Bu durumda Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde en önemli faktör Başbakan’ın adaylık kararı olacak.

Ancak aynı tablo genel seçimler açısından ilginç bir sonuca işaret ediyor. 30 Mart’ta 4 partinin belediye meclisi ve il genel meclisi seçimlerinde aldıkları oyları nisbi temsil sistemi ve %10 barajının aynen devam edeceği ve BDP/HDP adaylarının seçime bağımsız olarak gireceği varsayımları altında analiz ettiğimizde ortaya çıkan milletvekili dağılımı şöyle:

Akparti 279
CHP 135
MHP 97
BDP/HDP destekli bağımsızlar 39

Akparti 2002’den bu yana ilk defa mecliste bıçak sırtında olacak. Genel seçimlere kadar yaşanacak yeni bir siyasi çalkalanma Akparti’nin tek başına iktidara gelememesine yol açabilir. Tek başına iktidara gelse de meclis grubunun kontrolü hiç olmadığı kadar zor olabilir.

Bu veriler doğal olarak partilerin Cumhurbaşkanı seçimindeki tercih ve stratejilerini de etkileyecek. Belirlenen adayın ikinci tura kalma ya da seçimi kazanma ihtimaline ek olarak 2015 genel seçimlerinde partinin performansını nasıl etkileyeceği sorusu da sorulacak. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı seçimi aday belirleme süreçlerini değerlendirirken ve yorum yaparken bu dengeleri göz ardı etmemek gerekiyor.

Seçim Haritası’nın 2015 genel seçim uygulamasında farklı oy oranı senaryolarının meclis aritmetiği üzerindeki etkileri incelenebilir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçimi, 2014 yerel seçimleri, daha önceki seçimler ve iller bazında sosyal ve ekonomik verilere de ulaşılabilir.

Monday 5 May 2014

Hıdrellez

Bu gece Hıdrellez'i unutmayın, Allah temiz kalpli insanların ne muradı varsa versin! 

Cumhurbaşkanlığı için tercihli oy sistemi

Cumhurbaşkanlığı seçiminde tercihli oy sistemi uygulansaydı ne olurdu? İlginç bir soru.

Tercihli oy sistemi iki turlu seçimlerde seçmen tercihlerinin en iyi şekilde sonuca yansıması için tasarlanmış bir sistemdir. Seçmenlerin sadece tek bir tercih yapıp en çok oy alanın %51’in altında bir oyla seçilmesi ve pek çok seçmenin oylarının boşa gitmesine mani olur. Çok turlu bir seçimin tek hamlede yapılmasına imkan verir.

Dünya şu ana kadar Avustralya, Kanada, ABD, İngiltere, Yeni Zelanda ve Hindistan'da bazı genel seçim, yerel seçim ve önseçimlerde kullanıldı. İrlanda'da ise Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uygulanıyor.

Tercihli oy sistemi nasıl çalışır? Seçmenler belli bir sayıda (3, 4, 5 gibi) tercih yaparlar. Önce seçmenlerin birinci tercihlerine bakılır. Birinci tercihler bazında en az oy alan adaylar elenir, bu adaylara oy veren seçmenlerin oyları daha sonraki tercihlerine kaydırılır. Bu şekilde seçmenlerin oyları boşa gitmeden sonuç alınmış olur.

Seçim Haritası projesi Cumhurbaşkanlığı seçimi için bir tercihli oy denemesini vatandaşlarımızın hizmetine sunuyor. Herkesi katılmaya ve görüş bildirmeye davet ediyoruz.

http://secimharitasi.com/cumhurbaskanligi-secimi/10-yeni-cumhurbaskani

Thursday 1 May 2014

Acı bir günü olumlu bir bakışla kapatalım

1 Mayıs 2014 - yine şiddet, yine kaos, yine polis devleti görüntüleri. Hükümetin toplumsal olaylar karşısında yapıcı bir tutum takınmaktan aciz olduğu hep birlikte bir kere daha gözledik.

Ama ben yine de günü olumlu bir mesajla kapatmak istiyorum. Tayyip Erdoğan'ın bu kadar falsoya rağmen hala yüksek oy almasının bir faydalı etkisi oldu: okumuş, iş güç sahibi camia mecburiyetten bir yandan İslam hakkında, bir yandan da sokak direnişi hakkında bir şeyler öğrenmeye başladı.

Yönetim becerisinden yoksun Akparti er ya da geç geride fazla bir iz bırakmadan tarih sahnesinden çekilecek, ama Türkiye'nin okumuşlarının İslam'ı ve sokağı tekrar keşfetmesinin siyasi, akademik ve sanatsal faydalarını uzun süre göreceğiz. Herkes kabuğunu kırıyor - enseyi karartmayın.