Saturday 27 December 2014

Devlet/birey ilişkileri hakkındaki toplumsal refleksimizin bir yansıması olarak Andımız

Amerika Birleşik Devletleri’nde de, Türkiye’de de okul öğrencileri güne and içerek başlar. Öğrenciliğim döneminde Andımız’ı severek okumuşumdur.

Türkiye’deki and metni şöyle:
“Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ey büyük Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim. Ne mutlu Türküm diyene!”

Amerika’daki and ise şöyle:
“I pledge allegiance to the flag of the United States of America, and to the Republic for which it stands, one nation (under God), indivisible with liberty and justice for all.”

Tercümesi:
“Amerika Birleşik Devletleri bayrağına ve onun temsil ettiği cumhuriyete, herkese özgürlük ve adalet sunan, (Allah’ın altında) bölünmez tek millete bağlılık sözü veririm.”

“Under God” / “Allah’ın altında” ifadesi parantez içinde, çünkü Amerika’daki dindarlık/laiklik tartışmaları çerçevesinde and metnine bazı dönemlerde dahil olmuş, bazı dönemlerde dahil olmamış.

İki and arasında dikkat çekici fark şu: Türk andında bireyler devlete karşılıksız olarak birşeyler veriyor. Halbuki Amerikan andında devletin herkese özgürlük ve adalet sağlama yükümlülüğünün altı çiziliyor.

Türk andının temel felsefesi “birey var olduğu için devlete ve topluma karşı yükümlülükleri vardır”. Oysa Amerikan andının felsefesi “devlet ve toplum bireye özgürlük ve adalet sağladığı için bireyin devlete ve topluma karşı yükümlülükleri vardır”.

Aradaki fark insan hakları ve demokratikleşme alanlarında yaşadığımız zorluklarının kaynağını çok net bir şekilde ortaya koyuyor, değil mi?


No comments:

Post a Comment