Sunday 1 December 2013

Ak Parti ile Gülen cemaati arasındaki anlaşmazlığın esas nedeni

Hemen vurgulayayım: ne Ak Parti üst yönetiminde, ne de Gülen cemaatinin iç halkalarında yakın tanıdığım yok. Yapacağım analiz “içeriden” herhangi bir bilgiye dayanmıyor. Sadece herkesin erişimine açık bilgileri ekonomi, sosyoloji ve siyaset bilimi disiplinlerinin çerçevesi içinde yorumlayacağım.

Gülen cemaati kendine “Hizmet” adını verir. Bu hizmetin iki alanı vardır: fakirlere yardım ve eğitim. Her iki alanda hem yurt içinde hem de yurt dışında faaliyetler yürütülür. Eğitim faaliyetleri okullar, yurtlar ve dershaneleri barındırır.

Ak Parti’nin temel direği imam hatip lisesi mezunlarıdır. Son zamanlarda kamudaki üst düzey atamalara göz atmak, imam hatip dayanışmasının Ak Parti için önemini göstermeye yeter.

Hem Gülen cemaati, hem de Ak Parti’nin temelinde eğitim kurumları vardır. Ancak benzerlik bu noktada biter. Cemaatin yandaşları ve karşıtlarının üzerinde anlaştığı bir nokta var: cemaatin okulları rekabatçi ve iddialı öğrenciler yetiştiregelmiştir. Uluslararası matematik ve fizik olimpiyatlarından Türkiye’deki üniversite giriş sınavlarına, Türkçe olimpiyatlarından ABD’nin önde gelen üniversitelerine öğrenci yerleştirme performansına kadar pek çok faktör cemaat okullarının rekabet gücüne işaret etmektedir.

İmam hatip liseleri ise Türk eğitim sisteminin en zayıf halkalarından biridir. İlk başlarda toplum liderleri yetiştirme amacına yönelik olarak kurulan bu okullarda nicelik arttıkça nitelikten taviz verilmiştir. İmam hatip liselerinin sınav performansı zayıftır. Türkiye’de Arapça tercüman bulmakta sıkıntı yaşanması, İslam tarih ve felsefesine hakim akademisyen eksikliği, İslam dünyasının dinamiklerinden haberdar olan kamu personeli azlığı ve bürokraside görev alan mezunlardan gelen hayret verici demeçleri bir araya getirdiğimizde imam hatip liselerinde son çeyrek yüzyılda adetler artarken eğitim kalitesinde ne kadar ciddi bir sıkıntı yaşandığını kolayca görebiliriz.

Ak Parti döneminde gerek kamuda yükselmek, gerekse özel sektörde kamu desteği almak için en azından görünüşte dindar olmak makbul bir nitelik haline gelmiştir. Ancak dindar olmak ya da dindar görünmek kriteri altında rekabet yaşandığında kaliteli eğitim veren okullardan mezun olan öğrencilerin kalitesiz eğitim veren okullardan mezun olan öğrencilere karşı avantajlı olduğu aşikardır. Dindarlık elemesini geçebilen adaylar arasında zaman içinde cemaat eğitim kurumları lehine ve imam hatip liseleri aleyhine gelişmeler yaşanmaktadır. Bu çerçevede, rekabet etmekte sıkıntı yaşayan imam hatip grubunun cemaat grubunu başka yollarla tasfiye etmeye çalışmasına şaşırmamak gerekir.

Eğitim kalitesindeki fark yıllar içinde kariyer başarısına ve maddi imkanların artmasına da yol açar. Gülen cemaati tüm dünyada rekabet etmek için gerekli donanıma sahip öğrenciler yetiştirmiş, bu öğrencilerin bir kısmı da dünyaya açılmış ve zaman içinde küresel rekabet ortamı içinde var olabilen işletmeler oluşturmuştur. İmam hatip lisesi mezunları arasında ise bu tür başarı hikayeleri çok nadirdir. Cemaat okullarının mezunları Ak Parti döneminde zaten sahip oldukları rekabet avantajlarını devlet desteği ile geliştirirken imam hatip lisesi mezunları Ak Parti’nin sağladığı kamu desteği (en başta şehirleşme rantının adil olmayan dağıtımı) dışında yeni girişimlerde bulunamamıştır.

Türkiye’de seçmenin parti tercihleri dünyanın hiç bir demokratik ülkesinde görülmediği kadar tek boyutludur.
81 ilde 2007-2011 arası genel seçim, yerel seçim ve referandum sonuçları ile kişi başına ortalama gelir, banka mevduatı, araç sahipliği, ev sahipliği rakamları, ortaöğrenime devam oranları ve kentleşme, nufus artışı, işsizlik, kadınların işgücüne katılımı, göç alma ve verme istatistiklerini alalım. Bu 20’den fazla değişkeni birbirinden tamamen bağımsız faktörlere indirgeyelim. (Matematiğe meraklı olanlar için teknik açıklama: önce tüm değişkenlerin 81 ildeki değerlerinden “covariance matrix” hesaplayıp sonra bu matriksi “eigenvalue decomposition” işlemine tabi tutuyoruz). Bu sayede iller arası farkları açıklayan en önemli bağımsız faktörleri bulabiliriz.

İller arasında siyasi parti tercihleri ve sosyo ekonomik endikatörler bazındaki farklılaşmanın çok büyük bir kısmı tek bir faktöre indirgenebilir. Gelir, servet, eğitim, göç, kentleşme ve çeşitli toplumsal değişim istatistikleri birbirleriyle neredeyse bire bir örtüşüyorlar. Bu istatistiklerin ortak paydasına sosyal bilimler literatürü ve Dünya Bankası çalışmalarından esinlenerek kısaca “insani kalkınma endeksi” diyebiliriz. İnsani kalkınma endeksi ile Ak Parti oyları arasında çok güçlü bir negatif ilişki var.

Gülen cemaatinin eğitim kurumlarından mezun olan öğrenciler bir nesil içinde insani kalkınma endeksinde büyük bir sıçrama yaşıyor. Eğitim ve gelir düzeyinin siyasi tercihler üzerindeki etkisi seçim propagandası ve pazarlıklarla kısa vadede sınırlandırılabilir, ama uzun vadede mutlaka açığa çıkar. Küresel ekonomiye entegre olan ve sosyo ekonomik endikatörleri yükselen gruplar toplum dinamiklerinin doğal seyri ve karşı konamaz gücüyle Ak Parti’den uzaklaşıyor. Gülen cemaati mensuplarının da bu trende kapılması sürpriz değil.

Sonuç olarak, Ak Parti ve Gülen cemaati arasındaki sıkıntının iki nedeni var: iki ayrı dayanışma grubu arasındaki rekabet ve sosyo ekonomik faktörlerin siyasi tercihler üzerindeki etkisi.

2 comments:

  1. Please also post in English for forwarding to American audiences .

    ReplyDelete
  2. Done. Thanks for the recommendation.

    ReplyDelete