Wednesday 18 June 2014

Biz bu filmi daha önce görmüştük - Suriye, Irak ve Afganistan

Biz bu filmi daha önce görmüştük. Afganistan'da Taliban'ın yükseliş süreci ile Suriye ve Irak'ta IŞİD'in yükseliş süreci arasında büyük benzerlikler var.

Afganistan 1979'da Rus işgaline uğradı. On beş yıl kesintisiz iç savaş yaşadı. Ruslar çekildikten sonra yaşanan kaos iç savaşı daha da yıkıcı hale getirdi. Taliban bu yıkıntıdan faydalanarak 1996 yılında ülkenin çoğunda hakimiyet kurdu.

Irak 2003'te Amerikan işgaline uğradı. On yıldır şiddeti inip çıkan bir iç savaş yaşıyor. Ülke fiilen üçe bölündü. Kürt bölgesi büyük ölçüde bağımsız hale geldi, ama Sünni Arap bölgesi Şiilerin hakimiyetindeki merkezi hükümetten kopamadı. Amerikalılar çekildikten sonra Maliki hükümeti Sünni Arapları kesin ve kararlı bir şekilde dışladı.

Suriye yabancı işgal görmedi, ama 2011'den beri şiddeti giderek artan bir iç savaş yaşıyor. Ülkenin pek çok şehrinde taş üstünde taş kalmadı. Nufusun yerinden yurdundan edilen yüzdesi Irak'ı çoktan geçti, Afganistan seviyelerine ulaştı.

Afganistan'da maceracı komşu güç Pakistan ordusu ve gizli servisiydi. Suriye ve Irak'ta bu rol Sayın Davutoğlu ve MIT tarafından oynandı.

Afganistan'da Ruslar işgalci iken direnişçilere maddi destek veren Körfez ülkeleri Suriye ve Irak'taki muhtelif Sünni Arap gruplara aynı desteği verdiler.

İran Afganistan'da olduğu gibi Suriye ve Irak'ta kaostan azami olarak faydalandı, ABD'ye karşı pazarlık masasında kullanabileceği kozlar elde etmeye çalıştı.

IŞİD işte bu ortamda doğdu. Sünni Araplar hem Suriye'de hem de Irak'ta merkezi yönetimlerden dışlandılar. Ümit bağladıkları Türkiye - bırakın birilerinin hamisi olmayı - uçağını düşürenlere, kendi konsolosluğunu basıp adam kaçıranlara karşı bile sesini çıkaramadı. Meydanda Esad'a ve Maliki'ye karşı kayda değer bir mücadele veren sadece IŞİD kaldı. Terörist olmasına terörist, ama buna rağmen Sünni Araplar için ehven-i şer durumda. Acıklı bir durum.

Sonuçta Afganistan'da ne oldu? On yıldan fazla süren NATO müdahalesine karşın Taliban hala ülkenin en etkin gücü. Ülke iç savaş ortamından çıkamadı. Aşiretler dışında bir siyasi örgütlenme yok. ABD ve Avrupalı müttefikler Taliban'la mücadele etmekten bezdiler, adım adım çekiliyorlar. Pakistan Afganistan'da yaptıklarının bedelini önce dev bir mülteci dalgası ile karşılaşarak, sonra da kendi ülkesinin önemli bir kısmının da Afganistan'laşması ile ödedi.

Suriye ve Irak'ta da farklı bir sonuç beklemek için bir neden yok. ABD ve müttefilerinde bezginlik var. Sünni Arap bölgelerinde aşiretler ve IŞİD dışında bir siyasi güç kalmadı. Bu şartlar altında IŞİD'e karşı bir ABD destekli müdahalenin Afganistan'dakinden daha başarılı olması zor. Türkiye uzun sürecek bir mülteci dalgası ile karşı karşıya. Şiddet eylemlerinin de her an sınırı aşıp içeriye sıçrama riski var.

Durum bu iken hükümet ve dışişleri hala "sorun yok, her şey yolunda" diyor. Bu noktada artık söylenebilecek bir şey kalmıyor - Allah sonumuzu hayırlı eylesin!

No comments:

Post a Comment