Tuesday 17 June 2014

Ortadoğu'da "bozuk düzen" yerine yenisi konmadan çöküyor

IŞİD'in Irak'ta hızla ilerlemesi çok "kırılgan" Ortadoğu düzeninin çökebileceğine işaret ediyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının bölgede ortaya çıkardığı boşluk aradan bir asır geçmesine rağmen hala doldurulamadı. Önce sömürge rejimleri, ardından ilkel krallıklar, son olarak da "palavracı" otoriter rejimler tarafından idare edilen Ortadoğu ülkelerinde bir devlet geleneği oluşamadı. İnsanların aidiyet hisleri aşiretten millete taşınamadı. Zaten ekonomik, siyasi ve sosyal bakımdan geri kalmış olan bölge ABD'nin Irak işgali ve Suriye iç savaşı sonunda tam anlamıyla mahvoldu.

Afganistan'da yirmi yıl süren iç savaşın nasıl Taliban rejimini doğurduğunu hep birlikte gördük. Suriye ve Irak felaketlerinin de IŞİD'i doğurmasına şaşmamalı. İnsanlara ümit verecek bir "yapıcı" siyasi irade ortaya konamazsa insanları kötülüklerden kurtarma iddiasıyla "yıkıcı" siyasi irade er ya da geç ortaya çıkar.

Ne Esad rejimi ne de Maliki rejiminin bundan sonra Sünni Araplar tarafından "kendi devletleri" olarak kabul görmesi mümkün değil. Arap ülkeleri ve Batı ülkeleri bu insanlara el uzatmadı. Türkiye "çok laf az iş" çizgisinde kaldı. İran'ın önceliği de malum - Maliki Irak'ı ve Esad Suriye'si üzerinden Lübnan'da Hizbullah'a uzanabilmek. Hal bu iken Sünni Arapların kendilerini ezen güçlere karşı savaşan IŞİD'e destek olmasına şaşmamalı. Acınacak bir durum, ama şu anda ellerindeki en iyi alternatif IŞİD.

IŞİD dünyanın dört bir yanından gelen tecrübeli El Kaide teröristleri, bazı yerel aşiretler ve Saddam'ın ordusunun kalıntılarının ortaklığına dayanıyor. Maliki'nin derme çatma ordusuna karşı başarılarını sürdürebilirler. Ama IŞİD ya da onların yerine geçecek başka Sünni Arap hareketleri Ortadoğu'yu temelden değiştirecek adımlar atmaları da mümkün olabilir.

IŞİD'in açılımı Irak ve Şam İslam Devleti. "Şam" derken bugünkü Suriye'ye ek olarak Ürdün, Lübnan, Filistin ve İsrail topraklarını da içeren bir coğrafya kasdediliyor. IŞİD'in Irak'ta ulaşabileceği azami sınırlara ulaştıktan sonra Ürdün, Lübnan ve Filistin'e yönelmesi şaşırtıcı olmaz. Irak'ta elde ettiği başarılar Suriye'de Esad'a karşı yeni katılımları sahaya sürmesine imkan verebilir. Mısır, Filistin ve Suriye'de dışlanan İhvan çizgisindeki grupların da IŞİD'le işbirliği yapmaları ihtimali göz ardı edilmemeli. En son hamle olarak da Arap halklarına bölgedeki petrol gelirlerinin ortaçağ zihniyetli ve dış güçlerin desteğiyle ayakta duran 5-10 kraliyet ailesinin elinden alınıp tüm Araplara adil olarak dağıtılması vaadinde bulunmaları beklenebilir.

Saddam'ın kurmaylarının 1990-91 körfez krizinden almış olabilecekleri bir ders var: büyük güçler aleyhinizde ise sahada insiyatifin onların eline geçmesine asla müsade etmemeli. Yeterli zaman verilirse ABD, İran, hatta Türkiye IŞİD'e karşı adım atabilir, büyük kaynakları devreye sokabilir. Bu nedenle IŞİD'in hızlı hareket etmesi beklenmelidir.

Sünni Arapları temsil edecek devlet niteliğinde başka bir siyasi irade ortaya çıkmadıkça IŞİD yoluna devam edecektir. Yerine bir alternatif konmadan IŞİD'e dış güçler müdahale ederse askeri başarılar sağlanabilir, ama bölge iyice Afganistan'laşır.

Sonuç olarak, bölgede tüm gruplara hayat hakkı verecek sınırlar çizilmesi ve siyasi kurumlar kurulması konusunda dünya ülkeleri harekete geçmezse meydan IŞİD'e kalır. Bedelini de hep birlikte öderiz.

1 comment:

  1. ISId biraz izam edilmis. Arablarin boyle bir olusum icinde birlesmesi butun Turki devletlerin birlesmesi beklentisi gibi...

    Bolge zaten Afganlasti. Daha bu pirinc cok su kaldirir.

    ReplyDelete